Nedendir bilinmez Eylül dendiğinde hep hüzün gelir insanın aklına.
Sararan yaprakların toprağa düştüğü, sıcakların yerini tatlı bir serinliğe bıraktığı, umutların yeşerdiği aydır Eylül.
Yaşamımızda planlama yaparken ocak ayı yerine genelde eylül ayını esas alır, yeni bir yıla, yeni bir döneme ilişkin kararları hep sonbaharın başlangıcı Eylül ayında veririz.
Eylül; yeni umutların, hayallerin, gelecek güzel günlere olan özlemin adıdır.
Zorlu geçecek kış aylarının hazırlıklarına başlanır, evlerde bir telaş, tamirat, boya, badana, genel bir temizlik.
Kışlık yiyecekler hazırlanmıştır, çocukların okulu açılacaktır, yağmurlar başlamadan odun-kömür alınması gerekir.
En önemlisi de Eylül denince barış gelir aklımıza.
Bugün eylülün ilk günü, yurdun dört bir yanında 1 Eylül Dünya Barış günü kutlamaları yapılıyor.
Her ne kadar BM 21 Eylül olarak belirlemiş olsa da savaş karşıtları, barış yanlıları 2.Dünya savaşının başlangıcı sayılan 1 Eylül’ü Dünya barış günü olarak kutlar.
Çünkü 1 Eylül savaşın başlangıcını anarak barışa olan ihtiyacı vurgulayan bir tarih.
O yüzden savaşların insanlık üzerindeki yıkıcı etkisini anlamadan barışın değerini bilemeyiz.
1 Eylül tarihi, savaşın getirdiği yıkımı, acıyı ve insanlık dramını hatırlatmak için sembolik bir anlam taşıyor.
“1 Eylül’de Barış gününü kutlamaktaki amaç, savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu vurgulamak, barışın değerini anlamak ve bir daha böyle felaketlerin yaşanmaması için çalışmaktır.
Günümüzde dünya genelinde savaşlar, yalnızca devletler arası çatışmalar olarak değil; ekonomik ve politik hegemonya araçları olarak sürdürülmektedir. Silah endüstrisi, doğal kaynakların yağmalanması ve emek sömürüsü en ağır bedeli emekçilere ödetmektedir.
Bugün savaşlar, yalnızca silah kullanımıyla değil; açlık, yoksulluk, toplumsal eşitsizlik ve sistematik adaletsizlik aracılığıyla da sürdürülmektedir. Ulusların emeği ve yaşam hakkı, çıkar odaklı politikaların malzemesi haline getirilmektedir.”
Bunun en somut örneği İsrail’in Filistin topraklarında sürdürdüğü işgal ve katliamdır.
Gazze ve Batı Şeria’da çocuklar, kadınlar ve siviller hedef alınmakta; tüm dünyanın gözleri önünde Filistin halkının yaşam hakkı yok edilmektedir.
Filistin’de yaşananlar, emperyalizmin kanlı yüzünü bütün dünyaya göstermekte ancak dünya bu katliama sessiz kalmaktadır.
Emperyalizmin en kirli ve korkunç oyunlarıyla emekçi ve yoksul halklar için cehenneme dönen dünyada barış için mücadele, her dönemde olduğu gibi günümüzde de en zor sınavını veriyor.
Ülkemizde toplama kampına çevrilen Silivri zindanlarında rehin tutulan demokrasi ve barış yanlısı binlerce yurtsever, dışarda onların özgürlüklerine kavuşabilmeleri için inadına mücadele yürüten yakınları, dostları ve tüm savaş karşıtları.
Ekonomik çöküntü, ahlaki çürüme, kirli siyasetin sonucu umudunu ve hayallerini yitirmiş bir toplumda kolay değil barış mücadelesi.
Barış, savaşa inat direnebilmek, zulme karşı zalimlerin değil, yoksul halkın, emekçinin, haklının yanında durabilmektir.
Yorgun bedenimize, kırılmış dargın yüreğimize, yok edilmiş umutlarımıza rağmen uğrunda ölümlere gidip geldiğimiz bir büyük yarıştır barış.
Usta yazar Yaşar Kemal’in dediği gibi “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.”
Adı barışla anılan ay olan Eylül yine çok sıcak gelişmelere gebe.
Adaletin olmadığı, yargının siyasallaştığı, hukuk dışı uygulamaların sıradan hale geldiği ülkemizde ve savaş çığlıklarının yükseldiği orta doğu coğrafyasında Eylül ayı çok sıcak ve hareketli geçeceğe benziyor.
Bir yanda zorlama iddianamelerle yürütülecek İmamoğlu ve İBB davaları, CHP’nin siyaset dışına itilmesini amaçlayan İstanbul kongresi ve kurultaya yönelik duruşmalar.
Öte yandan artık ülkeyi yönetemez hale gelen AKP iktidarının belediyelere yönelik asılsız ihbar ve iftiralara dayalı hukuk dışı operasyonları da devam edecek gibi görünüyor.
Ekonomideki çöküşün en büyük mağduru olan memur-işçi ve emeklilerin başlattığı protesto ve direnişin daha da yayılacağı Eylül ayında yeni öğretim dönemine başlayan okullarımız ve eğitim sisteminden kaynaklı huzursuzluk belli ki, eğitimcileri de harekete geçirecek.
Aldığımız nefes, soluduğumuz hava kadar vazgeçilmez bir ihtiyaçtır barış.
Kolay olmayacak kuşkusuz emperyalizmin azgın saldırılarına rağmen barışa ulaşmak.
Ancak bedel ödemeden hiçbir şeye sahip olunmayacağı gibi barış mücadelesi de uzun erimli, inatçı, kararlı bir mücadeleyle mümkün olabilecektir ancak.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür,
Ve bir orman gibi kardeşçesine;
Bu hasret bizim
1 Eylül Dünya Barış Günü kutlu olsun.
AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 1Eylül 2025/BODRUM
EYLÜL, YALNIZCA TAKVİMDE BİR AY ADI DEĞİLDİR.
Yayınlanma :
02.09.2025 10:06
Güncelleme
: 02.09.2025 10:06
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: