Başlığı görenler bu tespitin iktidar için yapıldığını tahmin etmişlerdir kuşkusuz.
Ekonominin dibe vurduğu, işçinin, memurun, emeklinin evine ekmek götüremez duruma geldiği, siyasetin böylesine kirlendiği ve yargının siyasileştiği, hukukun ayaklar altına alındığı, muhalefetin tümüne birden pervasız saldırıların yapıldığı bir ülkede kuşkusuz iktidarın hareket alanı daraldı, ülkeyi yönetemez hale geldi.
Ancak ben bugün iktidarın hukuk dışı uygulamaları, haksız tutuklama ve soruşturmalarından çok, saraya yanaşık muhalif görünümlü CHP patentli siyasetçi ve rantiyeci gazeteci-yazarlardan söz edeceğim.
Sandıkta yenemedikleri muhalefeti, yargı eliyle siyasi operasyon ve algı politikalarıyla işlevsiz hale getirmek, bu şekilde iktidarını sürdürmek isteyen saray ve çevresinin çabalarına sınırsız ölçüde, arsızca destek veren bu kişi ve gruplar iftira ve saldırıları boşa çıktıkça daha da azgın şekilde görevlerini sürdürmeye çalışıyorlar.
Ama deniz bitti, kara göründü.
Geçtiğimiz günlerde adına yakışmayan ölçüde kavgacı ve sadık yandaş gazeteci diyor ki;
“Bakmayın CHP’nin kendi yaptırdığı göstermelik anketlere. Orada bile İmamoğlu’na karşı Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığını destekleyenlerin oranı yüzde kırkları buluyor. Demek ki toplumun neredeyse yarısı İmamoğlu’nu istemiyor.”
Peki CHP’li seçmenler arasında bu oran kaç? Yüzde 10
Arsızlığı görüyor musunuz?
Adam CHP’li seçmenin yüzde 90.nının tercihini değil, AKP ve MHP’li yüzde 30 seçmenin tercihini öne çıkararak saraya şirin görünmeye çalışıyor.
Kankası Gürsel Tekin’in söyleyecek sözü kalmadı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu da yeterince kışkırtamadılar, bir dönemin çantacılarını, siyaset artıklarını devreye sokmaya çalışıyorlar.
Ben tüm başarısızlıklarına, yanlış politikalarına, omurgasız siyaset yapış tarzına rağmen Kılıçdaroğlu’nu bu arsızlardan ayrı tutuyorum.
Şu an itibariyle bile Kılıçdaroğlu’nun yapacağı toparlayıcı bir açıklama, alacağı olumlu bir tavırla “CHP’nin Geçmiş Dönem Genel Başkanı “sıfatıyla günahlarını affettirebileceğini düşünüyorum.
Ama saray yalakası bu güruhun inanın yatacak yeri yok.
Hukuktan tarafsız yargıdan söz ediyorlar utanmadan.
Daha da fenası CHP’yi yasa tanımazlıkla suçluyorlar.
El insaf!
İnsanlar bu kadar mı küçülür çıkar için!
Bu somut örnekleri görüp, bu çirkin olayları yaşadıktan sonra CHP; yalnız kendi partisi için değil, adalet için, cumhuriyetin tüm kurum ve kurullarıyla yeniden tesis edilmesi, yaşatılması için, Türkiye’nin geleceği için, kadrolarını yeniden gözden geçirmeli, ayrık otlarını temizlemelidir.
Bir kitle partisinde tüm üyelerin güvenirlik ve samimiyet testinden geçirilmesi elbette mümkün değil.
Ama bu partide yönetim kademelerinde, belediye meclis üyeliklerinde, belediye başkanlığında, milletvekilliğinde ve hatta Genel Sekreterliğinde bile çıkarlarına dokunulduğu anda partiyi satacak kişiler bulunuyorsa acilen bu duruma önlem alınması gerekmez mi?
Kuşkusuz siyasi partiler ve seçim yasaları değiştirilmeden, siyasetin finansmanı şeffaf hale getirilmeden, görevlendirmelerde emek ve liyakat öne çıkarılmadan bunların yapılması pek mümkün görünmüyor.
Ama bir yerlerden başlanması gerekiyor.
Özellikle Saraçhane olaylarından itibaren stratejik zekası, çalışkanlığı, kararlılığı ve akıl almaz enerjisiyle bir parti genel başkanı olmanın ötesinde toplumsal muhalefete yön veren bir halk lideri olma yolunda önemli adımlar atan Özgür Özel ve ekibine destek olunmalıdır.
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağından bağımsız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 20 milyon insanın iradesini temsil eden Ekrem İmamoğlu’na sahip çıkmasını “İmamoğlu’nun adamı” olmak olarak değerlendirenlere inat, Özgür Özel tüm tutuklulara sahip çıkarak iktidarın korkulu rüyası olmaya devam ediyor.
Sakın ola bu görüşlerimi bir Özgür Özel güzellemesi olarak değerlendirmeyin.
İçinde bulunduğumuz koşullarda başka çıkış yolu yok.
Ama öyle, fakat böyle gibi anlamsız bahane ve gerekçelerle bu mücadeleyi itibarsızlaştırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
İktidar ve yandaşlarının, onlara teşne muhalif görünümlü arsızların bunca yalan ve yolsuzluklarını görmezden gelenlerin aksine; eksiği, hatası, günahı, sevabıyla yürütülen bu demokrasi ve özgürlük mücadelesine tüm yurtseverlerin güçleri oranında katkı koymalarının zamanıdır.
Gün subjektif, duygusal tepkilerimizi an itibariyle erteleyip, barış ve demokrasi mücadelesi verenlere omuz verme günüdür.
Gün birlik olma, dayanışmayı güçlendirme günüdür.
Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber ya hiçbirimiz!
AYHAN ONGUN (Gazeteci-Yazar) 22.092025/BODRUM
ÇIRPINDIKÇA BATIYORLAR…
Yayınlanma :
22.09.2025 16:42
Güncelleme
: 22.09.2025 16:42
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: