Uzun yıllar Dikili İlçesinde belediye başkanlığı yaparak barış, özgürlük ve demokrasi alanında örnek çalışmalar yapan Osman Özgüven’in yaşamından kesitler sunulan Komünist Osman belgeseli Bodrum’da büyük ilgi gördü.
Yaklaşık iki saate yakın süren belgesel bir belediye başkanından çok bir halk önderinin, barışa ve demokrasiye adanmış bir yaşamın öyküsüydü.
Hak ve özgürlüklerin kısıtlı, insan emeğinin yok sayıldığı ülkemizde Terzi Fikri, Osman Özgüven, Fatih Mehmet Maçoğlu gibi emek yanlısı az sayıda yerel yöneticileri doğru anlamak, yaptıklarından ders çıkarmak gerekiyor.
Tıpkı geçmişte yoksul halkın içinden çıkıp, yine yoksul halkın desteğiyle mecliste vekil olarak temsil görevini layıkıyla yerine getirmiş Kemal Anadol, İsmail Hakkı Öztorun, Nedim Tarhan ve az sayıda milletvekili gibi.
Onlar çok sınırlı imkanlar içerisinde yalnızca vekillik yapmadılar.
Yaşamın her alanında, nerede bir örgütlü mücadele varsa içinde oldular.
Arada bir göstermelik basın açıklamalarıyla yetinmediler.
Her eylemde en ön safta, halkla birlikte mücadele ettiler.
Köylüleri örgütlediler, sendikaları desteklediler, yoksulun, mazlumun, haklının yanında oldular.
Kuşkusuz tüm bunlara karşın bedel ödediler.
Bedel ödemeden, haksızlığa, hukuksuzluğa direnmeden, sisteme muhalif olmadan başarılı olunamayacağını biliyorlardı.
Benzer örnekler toplumun farklı kesimlerinde, sendikalarda, demokratik kitle örgütlerinde, meslek odalarında da vardı.
Ama bizler ne yazık bu insanlara sahip çıkamadık.
Onları zalimlere, karanlık güçlere karşı koruyamadık.
Keşke bizi yönetecek kişileri bu tür örgütlü yapıların içerisinde kendisini kanıtlamış kişilerden seçebilsek.
Oysa artık “seç beni, seçeyim seni!” anlayışıyla tüm siyasi partilerde demokrasi rafa kaldırılmış, tek adam yönetimi hakim kılınmış.
Parası olmayanın milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi olmasının mümkün olmadığı bir siyasal ortamda insan odaklı politikaların uygulanması, emek ve özgürlük mücadelesi verilmesi nasıl mümkün olabilir?
21 yıldır bu ülkeyi şirket gibi yöneten bir iktidar, kendisine bu kadar uzun zamandır oy veren kitleye karşı nasıl bu kadar duyarsız olabilir?
Neredeyse toplumun yarısının oyunu alan bir Cumhurbaşkanı her fırsatta kendi halkına ve onların temsilcilerine pervasızca hakaret eder, aşağılar, yok sayabilir?
Tüm bunlara karşın iktidara karşı olmayı muhalefet sayan sözde muhalefet partileri bu kadar beceriksiz, başarısız ve halktan kopuk davranabilir?
Daha da önemlisi kollektif yönetimden, halkçı politikalardan söz eden bir partinin Genel Başkanı dahil yöneticilerinin büyük bölümü tek adam rejimine özenir?
Üzerinden üç aya yakın bir zaman geçmesine karşın kamuoyunda ve kendi seçmen kitlesinde karşılık bulan gerçekçi bir seçim değerlendirmesi bile yapamayan bir muhalefet partisi düşünülebilir mi?
Seçimlerden hemen sonra başlatılan tartışma ve polemikleri izleyenler görmüştür.
Bir kayıkçı kavgasıdır gidiyor.
Ne bir sorumlu ne hesap veren birileri yok ortada!
Sonra da ağzını açan “parti tabanında duygusal bir kopuş var, o yüzden her şey her yerde konuşulmaz.” Diyerek eleştirilerin önünü kesmeye, vatandaşı susturmaya çalışıyorlar.
Oysa sizlerin bu muğlak, ne anlama geldiği belli olmayan açıklamalarınız yüzünden bırakın duygusal kopuşu, adeta bir kaçış başladı, farkında değil misiniz!
Keşke Komünist Osman’dan biraz olsun ders alabilseniz.
Belgesel gösteriminde Ercan Karakaş, bu filmi parti okulunda ders olarak göstermeliyiz, dedi.
Bana göre parti okulunda değil önce MYK da Parti meclisinde, TBMM Parti grubunda gösterin, onların daha çok ihtiyacı var.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu “İstanbul İttifakı için yola çıkıyorum.” Dedi.
Şimdiye kadar yapılan en net, anlaşılır açıklama.
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, Özgür Özel, İmamoğlu ve diğerlerinin açıklamalarından ne anladınız diye sorsak öyle sanıyorum çoğumuzun verecek cevabı yoktur.
Oysa yaklaşan yerel seçimler öncesi sizin duygusal kopuş yaşadığını sandığınız parti tabanı sizden somut, anlaşılır ve gerçekçi açıklamalar bekliyor.
Ama siz “dar alanda kısa paslaşmalar” yaparak yine ve yeniden halka, parti tabanına sırtınızı dönüyorsunuz.
Kurultay ne zaman yapılacak, seçimli mi olacak, Kılıçdaroğlu yeniden aday olacak mı?
Özgür Özel nereye koşuyor?
Halkı aptal yerine koymaktan vaz geçin ve sizleri o görevlere getiren seçmenlerinize karşı dürüst olun.
AYHAN ONGUN (Gazeteci-Yazar) 21 08.2023/BODRUM