Milas’ın simge yapılarından biri olan Gümüşkesen Anıtı’nda uzun süredir beklenen restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları nihayet başladı. Tarihi anıt, hem estetik hem de işlevsel açıdan bambaşka bir çehreye kavuşmaya hazırlanıyor.
İlgili yetkililerden aldığımız bilgilere göre, proje kapsamında Gümüşkesen Anıtı’nın çevresine yeşil alanlar, yürüyüş yolları, kafeterya, karşılama ve bilgilendirme alanları inşa edilecek. Böylece mevcut beton görünüm ortadan kaldırılarak, tarihi dokuya uygun ve ziyaretçilere hitap eden modern bir çevre düzenlemesi hayata geçirilecek.
Restorasyon ve konservasyon çalışmaları ile birlikte Gümüşkesen Anıtı’nın özgün yapısı korunarak gelecek nesillere aktarılması hedefleniyor. Aynı zamanda proje içerisinde yer alan müze düzenlemeleri sayesinde, Milas Müzesi’nde bulunan arkeolojik eserler, taş kalıntılar ve mozaikler bu alana taşınarak sergilenecek.
Yaklaşık 8 ay içinde tamamlanması planlanan proje, özellikle yaz sezonuna doğru tamamlanarak yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açılacak. Yeni düzenlemeyle birlikte, camekan bölümlerle donatılacak olan anıt alanı, ziyaretçilere hem tarihle iç içe olma hem de sosyal vakit geçirme imkânı sunacak.
TV48 olarak, Milas’ın tarihi ve kültürel mirasları arasında özel bir yere sahip olan Gümüşkesen Anıtı’ndaki bu dönüşüm sürecini adım adım izlemeye ve kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.

Gümüşkesen Mezar Anıtı Hakkında:
Sodra Dağının doğu yamacındaki antik kent nekropolü (mezarlığı) sahası içinde yer alan ve dönemine ancak kent senatosunun kararıyla yapılabilecek bu ihtişamlı anıt, kuşkusuz Milasın yönetici, komutan gibi üst düzey bir kişiliği ve ailesi için inşa edilmiştir.
Sodra Dağı ocaklarından çıkarılan gri damarlı mermerden inşa edilen mezar yapısı, arazinin meyilli olması nedeniyle elde edilen düz bir platform üzerinde yükselir.Genel olarak gömülerin yapıldığı mezar odası, dinsel törenlerin yapıldığı sütunlarla çevrili orta kat ve bu sütunlar tarafından desteklenen çatı katı olmak üzere üç bölümden oluşur.
Alt katın duvarları dörtgen büyük mermer bloklarla inşa edilmiştir.Batı cephesinde yer alan giriş kapısı tam eksende yer almayıp biraz sola kaymıştır.Mezar odasında, üst yapıyı destekleyen başlıkları silmeli, dörtgen kesitli dört ayak yer alır.Odanın zemininde,zor fark edilebilen izlerden, levhalarla elde edilmiş lahitlerin içine defnedildiklerini anlamak mümkündür.
İkinci katta çatıyı taşıyan sütunlar yivli olup, köşelerde yer alanlar dörtgen kesitli, diğerleri ise oval kesitlidir.Başlıkları akanthus yaprakları ile bezenmiş olan sütunların aralarının, zamanında ahşap korkuluklarla kapatılmış olduğunu, sütunların üzerindeki küçük nişlerden anlamaktayız.
Orta katın zemin döşemesinin, kuzey tarafında yer alan ve bir huni gibi aşağı doğru daralan delik, burada gerçekleştirilen dinsel törenler esnasında, mezar odasına kutsal sıvı ya da kurban kanı akıtmak için yapılmış olmalıdır.
Büyük mermer bloklarının birbiri üzerinden taşırılarak içe doğru daralması sonucu elde edilen çatının tavanı, taşa şekil vermenin üst düzey işçiliğinin yanı sıra, mezarda yatan kişinin önemini vurgularcasına, geometrik ve bitkisel motiflerle bir nakış gibi işlenmiştir.
Genel form itibariyle, dünyanın 7 harikasından birisi olan Halikarnassosdaki Mausoleumu çağrıştırsa da kendine özgüdür ve yakın benzerlerine daha çok Doğu Akdeniz ve Kuzey Mezopotmya(G.Doğu Anadolu)da rastlanır. Mezar yapım tekniği ve mermer süslemelerin karakteristik özelliğinden dolay, M.S. 2. yüzyılın ortalarına tarihlendirilmektedir.
Yorumlar
Kalan Karakter: