AKRAN ZORBALIĞI TÜRKİYE’DE TEHLİKELİ BOYUTLARA ULAŞIYOR

Türkiye’de son yıllarda akran zorbalığı vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Okul bahçelerinde, sınıflarda, sokaklarda ve sosyal medya platformlarında giderek büyüyen bu sorun, çocukların ve gençlerin ruh sağlığını tehdit ediyor.

Çocukların Sessiz Çığlığı

Uzmanlar, akran zorbalığının yalnızca fiziksel şiddetten ibaret olmadığını, sözel saldırılar, dışlama, küçük düşürme ve dijital ortamda yapılan hakaretlerin de ciddi psikolojik yaralar açtığını vurguluyor. Yapılan araştırmalara göre, zorbalığa maruz kalan çocukların önemli bir kısmı özgüven sorunları yaşıyor, okul başarısı düşüyor ve ilerleyen yıllarda topluma uyum sağlamakta zorluk çekiyor.

Ailelerin ve Öğretmenlerin Rolü

Çocukların zorbalık karşısında yalnız bırakılmaması gerektiğini belirten psikologlar, ailelerin çocuklarını gözlemlemesi, öğretmenlerin sınıflarda zorbalığa karşı net bir tavır sergilemesi gerektiğinin altını çiziyor. “Bir öğrencinin alay edilmesine göz yummak, en az zorbalık kadar yıkıcıdır” diyen uzmanlar, farkındalık eğitiminin önemine dikkat çekiyor.

Devletin Görevi

Eğitimciler ve sivil toplum kuruluşları, devletin zorbalıkla mücadelede daha etkin politikalar üretmesi gerektiğini belirtiyor. Okullarda rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin güçlendirilmesi, çocuklara yönelik psikososyal destek programlarının artırılması ve caydırıcı disiplin yönetmeliklerinin uygulanması öneriliyor.

Toplumsal Duyarlılık Şart

Akran zorbalığı yalnızca bir okul sorunu değil, toplumsal bir sorun olarak görülüyor. Uzmanlar, ailelerin, öğretmenlerin, yöneticilerin ve devletin ortak hareket etmesi gerektiğini vurgularken, toplumun da bu konuda duyarlı olması gerektiğini belirtiyor.

📌 Yetkililer şu mesajı veriyor:

“Akran zorbalığı kader değil, önlenebilir bir sorun. Unutmayalım: Akran zorbalığı sadece bir kişinin değil, bir toplumun geleceğini tehdit eden bir sorundur. Eğer bugün çocukların gözyaşına kayıtsız kalırsak, yarın onların yaralı ruhlarıyla yüzleşmek zorunda kalırız.”