ABD Resesyona Girdi ! Peki Resesyon Nedir ? Ne İşe Yarar ? Türkiye Girecek mi ?

Resesyon nedir sorusu araştırma konusu olmaya devam ediyor. ABD'de ikinci çeyrekte 0,9 küçülerek art arda daralarak resesyona girdi. Peki Resesyon nedir ne anlama gelmektedir? Resesyon hakkında merak edilenler...

Resesyon nedir, ne anlama gelmetedir sorusu araştırma konusu olmaya devam ediyor. ABD ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 0,5'lik büyüme beklentisine karşılık olarak yüzde 0,9 daraldı. Böylecek iki çeyrek üst üste daralarak resesyona girdi. Gelişmenin ardından Resesyon nedir ne anlama gelmektedir soruları gündeme geldi. İşte Resesyon nedir sorusunun yanıtı...

 

RESESYON NEDİR NE DEMEK?

Resesyon, makroekonomide geleneksel olarak reel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyotta arka arkaya negatif büyüme göstermesi durumudur. Ekonomide durgunluk olarak da adlandırılabilir.

Ülke Ekonomilerinin Resesyona Girme Sebepleri

 

Ekonomik büyümenin nüfus artış hızının altına inmesi

Kişi başına düşen milli gelirin gerileyen ya da durağan bir hale dönüşmesi

İşsizlik artışı

Ekonomik faaliyetlerde meydana gelen duraklama ya da gerileme

Üretim faaliyetlerinde düşüş

 

 

Yukarıda sıraladığımız bütün sebepler; bir ülkenin resesyona girmesi konusunda temel oluşturabiliyor. Makroekonomide resesyon, reel gayri safi yurt içi hasılanın iki ya da daha çok çeyrek yıllık periyot içinde arka arkaya negatif büyümeyi göstermesi durumunu işaret ediyor. Çok daha uzun süreli bir resesyon ise ekonomik çöküş şeklinde ifade ediliyor.

 

Durgunluk ile mücadele için uygulanan kamu harcamalarının artırılmasına yönelik politikalar; ekonominin dengeye kavuşabilmesi adına özel harcamalarda oluşan yetersizliklerin kamu harcamalarıyla giderilmesi sonucunu doğuruyor. Bu politikalarla milli gelir düzeylerinin düşmesinin önlenmesi amaçlanıyor. Aynı zamanda özel sektördeki harcamaların azalmasının önüne geçmek ve ekonomi içerisindeki daraltıcı güçlerin yok edilmesiyle genişleme sürecine girmek hedefleniyor.

 

Resesyon ile mücadele kapsamında kamu harcamaları aynı düzeyde bırakılıp vergilerin azaltılması yoluna da gidilebiliyor. Vergileri azaltma politikalarının etkin olabilmesi için vergi konusunun çok geniş bir kapsamda olmasına ihtiyaç duyuluyor. Bu sayede vergi indirimlerinden daha çok sayıda kişi istifade edebiliyor. Dolayısıyla kullanılabilir gelir artıyor ve kişisel tüketimler ile yatırım harcamalarında artış sağlanabiliyor.​

  

Resesyon Dönemlerine Bireysel Olarak Hazırlanma

 

Resesyon dönemleri yalnızca ülke yönetimlerini değil o ülkede yaşayan insanları da etkiliyor. Ekonomik durgunluk dönemlerindeki işsizlik problemleri ve emeklilik planlarıyla ilgili hissedilen belirsizlikler insanlara kişisel ilişkilerde sorun ve ruh sağlığının kötüleşmesi olarak yansıyabiliyor. Dolayısıyla bu süreçle bireysel olarak da mücadele edebilmek adına bir hazırlık yapmak gerekebiliyor. Bu doğrultuda kişisel acil durum fonları oluşturmak, harcamaları çok daha planlı bir hale getirmek, borçları azaltmaya odaklanmak, mesleki gelişime yatırım yapmak ve daha reel emeklilik planları kurgulamak; gerçekleştirilebilecek akıllıca hamleler olabiliyor.

 

Ekonomik durgunluk dönemleri insanların psikolojik olarak da çeşitli sorunlar yaşamasına sebebiyet verebiliyor. Stresin derinden hissedildiği böyle dönemlerde ekonomik endişelerle ilgili yakındaki insanlarla açık iletişimde olmanın çeşitli yararları bulunuyor. Ekonomik endişeleri ve bunun stresini tek başına yaşamak hiçbir şeye çözüm getirmiyor. Bunlara ek olarak yakın gelecek ile ilgili büyük planlar yapmamak da kişinin hayal kırıklığı yaşama riskini en aza indirdiği için mantıklı olabiliyor. Ayrıca bakmakla yükümlü olunan kişilerin sayısı fazlaysa ve bununla ilgili endişeler taşınıyorsa acil durum fonlarının sayısını artırmak da başarılı bir politika olarak görülüyor. Bireysel anlamda psikolojik ve fiziksel sağlığa özen göstermek resesyonla başa çıkabilmenin ilk koşulu sayılıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

Resesyon ABD Türkiye ekonomi finans küçülme Durgunluk